Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
Tom contributed a lot of money to charity.
- Tom hayır için bir sürü para katkısında bulunmuştur.
Nope, I'm not buying it.
- Hayır, onu almıyorum.
The good you do today will be forgotten tomorrow. However, do good.
- Bugün yaptığın hayır yarın unutulacaktır. Ancak hayır yap.
Tom just couldn't say no to an offer that good.
- Tom o kadar iyi bir öneriye sadece hayır diyemedi.
Sami left his entire fortune to charity.
- Sami tüm servetini hayır kurumuna bıraktı.
Tom donated his entire fortune to charity.
- Tom bütün servetini hayır için bağışladı.
No, you can't use my car!
- Hayır, arabamı kullanamazsın!
The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
- Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.
The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
- Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.