Turkish - English
Definition of havzan in Turkish English dictionary
- havza
- basin
The basin of a river usually has rich farmland.
-Bir nehir havzasının genellikle verimli tarım arazileri vardır.
This district forms a basin.
-Bu bölge bir havza oluşturur.
- havza
- catchment area
- havza
- catchment basin
- havza
- geol. basin
- havza
- basin, river basin, catchment area
- havza
- river basin, catchment basin, drainage area
- havza
- catchment
They are pumping freshwater from the river catchment.
-Onlar şimdi nehir havzasından tatlısu pompalıyor.
- havza
- river basin
- havza
- baslin
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of havzan in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Tarhun otu
- (Osmanlı Dönemi) Sarı çiçekli, güzel kokulu bir çiçek. Nilüfer çiçeği
- Nilüfer çiçeği
- HAVZA
- (Osmanlı Dönemi) Sınır için: Bir şeyin çevresi içinde olan
- HAVZA
- (Osmanlı Dönemi) Memleket
- HAVZA
- (Osmanlı Dönemi) Taraf
- HAVZA
- (Osmanlı Dönemi) Coğ: Açık ve düz deniz kıyısı. Kenar
- havza
- Bölge, mıntıka
- havza
- Dağ ve tepelerde sınırlanmış, suları aynı deniz, göle ve ırmağa akan bölge
- havza
- Maden bölgesi
- havza
- Tekne
- havza
- Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize, göle veya ırmağa akan bölge