having worth, merit or value

listen to the pronunciation of having worth, merit or value
English - Turkish

Definition of having worth, merit or value in English Turkish dictionary

worthy
{s} değerli

Değerli bir öğrenci olabileceğimi umuyorum. - I hope I can be a worthy student.

Tom değerli bir rakip. - Tom is a worthy opponent.

worthy
{i} saygın kişi
worthy
şayan

Onun davranışı takdire şayandır. - His behavior is worthy of respect.

worthy
hak etmiş
worthy
hak eden
worthy
layık

Mary güveninize layık değildi. - Mary was not worthy of your trust.

O kuşkuya layık değildi. - He wasn't worthy of suspicion.

worthy
müstahak
worthy
worthilyyakışacak şekilde
worthy
liyakat
worthy
{i} ileri gelenlerden biri: We talked with the town's worthies. Şehrin ileri
worthy
{s} önemli
worthy
worthinessdeğerlilik
worthy
değimli
worthy
{s} yakışır
worthy
{s} saygıdeğer
worthy
{s} kıymetli, değerli; saygıdeğer
worthy
{s} değer

Olay hatırlamaya değer. - The event is worthy of remembrance.

Bu kitap dikkate değer. - This book is worthy of attention.

worthy
(isim) saygın kişi, önemli kimse, kodaman
worthy
değerli kimse
English - English
worthy