Sanırım o büyüleyici.
- I think it's fascinating.
Büyüleyici görünüyor.
- It looks fascinating.
Benim için, tarih çok etkileyici bir konu.
- For me, history is a fascinating subject.
Onu etkileyici buluyorum.
- I find that fascinating.
Venedik'in büyüleyici bir şehir olduğunu düşünüyoruz.
- We think Venice is a fascinating city.
Bayan Yamada büyüleyici Japon masalını düz Japoncaya çevirdi.
- Ms. Yamada translated the fascinating fairy tale into plain Japanese.
Gerçekten bu kadar çekici miyim?
- Am I really that fascinating?