Konuyu büyüleyici buldum.
- I found the subject fascinating.
Sanırım o büyüleyici.
- I think it's fascinating.
Bu adamların nasıl hayatta kaldıklarını görmek oldukça etkileyiciydi.
- It was quite fascinating to see how these men were surviving.
Benim için, tarih çok etkileyici bir konu.
- For me, history is a fascinating subject.
Venedik'in büyüleyici bir şehir olduğunu düşünüyoruz.
- We think Venice is a fascinating city.
Büyüleyici görünüyor.
- It looks fascinating.
Gerçekten bu kadar çekici miyim?
- Am I really that fascinating?