O, mükemmel bir centilmendir.
- He is a perfect gentleman.
O kelime onu mükemmel şekilde açıklıyor.
- That word describes it perfectly.
Görev kusursuz olarak gitti.
- The mission went perfectly.
O kusursuzca anlaşılabilir.
- That's perfectly understandable.
Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum.
- I can understand your position perfectly.
Tom'un tamamen güvenli olacağına sizi temin ederim.
- I assure you Tom will be perfectly safe.
Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.
- He spent hours perfecting his air guitar skills.