having a lot of money and possessions

listen to the pronunciation of having a lot of money and possessions
English - Turkish

Definition of having a lot of money and possessions in English Turkish dictionary

a lot of
birçok

354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı. - Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.

Yolda birçok hayvan gördü. - She saw a lot of animals on the road.

rich
{s} zengin

Van Horn ailesi zengindi. - The Van Horn family was rich.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir. - China is rich in natural resources.

rich
{s} verimli

Bir nehir havzasının genellikle verimli tarım arazileri vardır. - The basin of a river usually has rich farmland.

rich
{s} pahada ağır
rich
{s} bereketli
rich
{s} varlıklı

Ailem varlıklı değildir. - My family is not rich.

rich
{s} değerli
a lot of
sürüsüne bereket
a lot of
bini bir paraya
rich
kalın
rich
varsıl
rich
kalorisi yüksek
a lot of
bir dünya
a lot of
külli
a lot of
çok

Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum. - I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.

Onun ne de çok kitabı var! - What a lot of books he has!

a lot of
niçe-niçe
a lot of
kârlı
rich
pahalı

Zengin insanlar pahalı saatleriyle hava atarlar. - Rich people show off with their expensive watches.

rich
dolgun
rich
ağır

Richter ölçeğine göre 8.9 şiddetinde bir deprem, Japonya'yı vurdu ve ağır bir tsunamiye sebep oldu. - An earthquake, 8.9 on the Richter scale, hits Japan and causes a massive tsunami.

rich
(the ile) zenginler
rich
varlı

Bütün varlığını kaybetti. - He lost all his riches.

Ailem varlıklı değildir. - My family is not rich.

rich
çok

Çok zengin olduğunu duyuyorum. - I hear you're very rich.

Ben fakirim, oysa erkek kardeşlerim çok zengin. - I am poor, whereas my brothers are very rich.

a lot of
bir çok

Son zamanlarda, uzaktan eğitim hakkında bir çok konuşma vardı. - Recently, there's been a lot of talk about distance education.

Bir çok öğrenci Bay Brown'a saygı duyuyor. - A lot of students look up to Mr Brown.

a lot of
çok/pek çok (şey): She bought a lot of books. Çok kitap aldı
rich
para

Bill Gates parasının hepsini bağışladıysa nasıl dünyanın en zengin adamı olabilir? - How can Bill Gates be the the world's richest man if he gave away all of his money?

Bazen zengin insanlar çok parası olmayan diğer insanlara tepeden bakarlar. - Sometimes rich people look down on other people who do not have much money.

rich
{s} anlamlı

Fransızca dili eş anlamlı sözcüklerce zengindir. - The French language is rich in synonyms.

rich
(sıfat) paralı, zengin, varlıklı, bereketli, verimli, değerli, pahada ağır, pahalı, bol, yoğun, besin değeri yüksek, besleyici, ağır (yiyecek), canlı (renk), gür, esprili, komik, nükteli, anlamlı
English - English
rich
A lot of
gobs of

He wants to make gobs of money selling cassettes.

a lot of
very much, very many
having a lot of money and possessions

    Hyphenation

    ha·ving a Lot of mon·ey and possessions

    Turkish pronunciation

    hävîng ı lôt ıv mʌni ınd pızeşınz

    Pronunciation

    /ˈhavəɴɢ ə ˈlôt əv ˈmənē ənd pəˈzesʜənz/ /ˈhævɪŋ ə ˈlɔːt əv ˈmʌniː ənd pəˈzɛʃənz/
Favorites