Turkish - Turkish
Definition of hav in Turkish Turkish dictionary
- (Osmanlı Dönemi) Şeftâli gibi bazı meyvelerin üzerlerinde bulunan ince tüy
- (Osmanlı Dönemi) Çuha ve buna benzer kumaşların ters yüzlerinde bulunan tüy
- Yere serili halı, kilim vb. yaygıların üzerinde oluşan, uçuşabilen toz kümecikleri
- Keçenin pişirilmesi sırasında ortaya çıkan değersiz yün parçaları
- Kadife, çuha, yün vb.nin yüzeyindeki ince tüy
- Kumaş yüzeyindeki tüycükler ve bunların uçuntuları
- Kadife, çuha, yün gibi kumaşların yüzeyindeki ince tüy
- Kadifenin ince tüyü,kumaş tüyü
- HAV'EB
- (Osmanlı Dönemi) Çeşme
- HAV'EB
- (Osmanlı Dönemi) Pek büyük kova
- HAV'EB
- (Osmanlı Dönemi) Geniş dere
- HAV'EB
- (Osmanlı Dönemi) Basra yakınında bir mevkinin adı
Related Terms
Danish - Turkish
Definition of hav in Danish Turkish dictionary
- denizler
German - Turkish
Definition of hav in German Turkish dictionary
- havlanma
Portuguese - Turkish
Definition of hav in Portuguese Turkish dictionary
- to hav
English - English
Definition of hav in English English dictionary
- hepatitis A virus
Turkish - English
Definition of hav in Turkish English dictionary
- fuzz
- pile
- nap, pile (of cloth)
- nap
- floss
- down
Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.
-Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
It grew cold as the sun went down.
-Güneş battığında hava soğudu.
- nap, pile, down, fuzz
- fluff
- hav döküntüsü
- fluff
- hav hav
- bow-wow
- hav hav
- Bow-wow!/Woof woof!
- üzerinde hav oluşmak
- To pile on the form
- uzun hav
- high pile