A new study suggests that hospital records for patients older than 65 are often incorrect, which may lead to serious treatment errors.
- Yeni bir çalışma 65'ten daha büyük hastaların hastane kayıtlarının çoğunlukla yanlış olduğunu ortaya atmaktadır, bu durum ciddi tedavi hatalarına yol açabilir.
Tom corrected all the errors. Now the report is perfect.
- Tom bütün hataları düzeltti. Rapor şimdi mükemmel.
He is not a man to admit his mistakes easily.
- O, hatalarını kolayca kabul edecek bir adam değildir.
Tom made some mistakes in the test.
- Tom testte bazı hatalar yaptı.
I didn't know that websites could have bugs.
- Web sitelerinin hataları olabileceğini bilmiyordum.
All bugs should be fixed today before we leave.
- Bugün biz ayrılmadan önce tüm hataların onarılması gerekir.
He acknowledged his fault.
- O, hatasını kabul etti.
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
Don't be afraid to make a mistake.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
Everybody laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
Does the error occur regularly or sporadically? Is the error reproducible?
- Hata düzenli olarak mı yoksa ara sıra mı meydana geliyor? Hata yeniden üretilebilir mi?
To make mistakes is not always wrong.
- Hatalar yapmak her zaman yanlış değildir.
I'm afraid I have addressed the parcel wrongly.
- Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.
This plan has no flaws.
- Bu planın hatası yok.
Are you suggesting it's a design flaw?
- Tasarım hatası olduğunu mu ima ediyorsun?
Why have you not inquired about the cause of the defect?
- Neden hatanın nedenini sormadın?
She is a beauty, admittedly, but she has her faults.
- Hiç kuşkusuz o bir güzel, ama onun hataları var.
People often don't notice their own faults.
- İnsanlar genellikle kendi hataları fark etmezler.
Everybody laughed at his error.
- Herkes onun hatasına güldü.
When did the error occur?
- Hata ne zaman meydana geldi?
Mistaking cadenza with decadence would be a great mistake.
- Kadenzi dekadenzle yapmak büyük hata olurdu.
You are to blame for the failure.
- Hata için sen suçlanacaksın.
He blames his failure on bad luck.
- Hatası için kötü şansını suçluyor.
We're thoroughly prepared for the millennium bug.
- Biz milenyum hatası için tamamen hazırlıklıyız.
I didn't know that websites could have bugs.
- Web sitelerinin hataları olabileceğini bilmiyordum.
He always tries to trip people up.
- O her zaman insanların hatasını yakalar.
Be careful not to trip.
- Hata yapmamak için dikkatli ol.
You are to blame for the failure.
- Hata için sen suçlanacaksın.
He blames his failure on bad luck.
- Hatası için kötü şansını suçluyor.
You need to stop goofing around.
- Etrafta hata yapmayı bırakmalısın.
Human beings often lack insight into their own faults and failings.
- İnsanoğlu çoğunlukla kendi hatalarına ve başarısızlıklarına karşı iç görüden yoksundur.
The budget appears to be inaccurate and unrealistic.
- Bütçe hatalı ve gerçek dışı görünüyor.
What shall we do with this delinquent girl?
- Bu hatalı kızla ne yapacağız?