A reminder from the library has arrived.
- Kütüphaneden bir hatırlatma notu geldi.
Here is a reminder for young people: you will all die sometime.
- İşte gençler için bir hatırlatma: hepiniz bir ara öleceksiniz.
I want to remind you that you have a 2:30 appointment.
- 2.30'da randevun olduğunu sana hatırlatmak istiyorum.
I just wanted to remind you to call Tom.
- Sadece Tom'u aramanı hatırlatmak istedim.
Tom remembered that Mary and John had tried to kill him.
- Tom Mary ve John'un onu öldürmeye çalıştığını hatırladı.
I remembered everybody.
- Ben herkesi hatırladım.
I can't recall her name at the moment.
- Şu anda ismini hatırlayamıyorum.
Tom couldn't recall the details.
- Tom detayları hatırlayamadı.
Tom couldn't think of Mary without remembering how painful their breakup had been.
- Tom onların ayrılığının ne kadar acı verici olduğunu hatırlamadan Mary'yi düşünemedi.
I never see this album without remembering my school days.
- Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.
I never see this album without remembering my school days.
- Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.
I can't remember her name.
- Onun adını hatırlayamıyorum.
I have no recollection of seeing the man.
- Adamı gördüğümü hatırlamıyorum.
Tom only had a dim recollection of what Mary looked like.
- Mary'nin neye benzediği hakkında Tom'un sadece loş bir hatırlaması vardı.