Kızı aceleyle sarı evin arkasında saklandı.
- His daughter hastily hid behind the yellow house.
Tom aceleyle valizini hazırladı.
- Tom hastily packed his suitcase.
Meseleyi daha tam anlamadan, alelacele fikrini söyledi.
- Before understanding the situation clearly, he hastily gave his opinion.
O acilen isimlerimizi not etti.
- He hastily wrote down our names.
Kızı aceleyle sarı evin arkasında saklandı.
- His daughter hastily hid behind the yellow house.
Fadıl aceleyle evlendi.
- Fadil hastily married.
Onun yalan söylediği sonucuna varmada çok aceleci davrandım.
- I was too hasty in concluding that he was lying.
Sami aceleci bir sonuca vardı.
- Sami drew a hasty conclusion.
Şimdi acele etme, lütfen.
- Now don't be hasty, please.
Acele bir kahvaltı yaptım ve evden ayrıldım.
- I had a hasty breakfast and left home.
Bu hızlı bir çeviriydi.
- This was a hasty translation.
she with liquors strong his eyes did steepe, / That nothing should him hastily awake .
But this good knight soone as he them can spie, / For the coole shade him thither hastly got .