Aşık olmak sevmekle aynı değildir. Bir bayana aşık olabilirsin ve hâlâ ondan nefret edebilirsin.
- Verliebtsein ist nicht das Gleiche wie Lieben. Man kann in eine Frau verliebt sein und sie trotzdem hassen.
Pazartesilerden nefret ediyorum.
- Ich hasse den Montag.
Hiç kimse ülkemden nefret etmek istemedi.
- Nobody wanted to hate my country.
Senden nefret etmek istemiyorum.
- I don't want to hate you.
Jack Dorsey benden nefret ediyor.
- Jack Dorsey hates me.
O, kocasından nefret etti.
- She hated her husband.
O, kocasından nefret etti.
- She hated her husband.
O, ona bir kazak satın aldı, ama o renginden nefret etti.
- She bought him a sweater, but he hated the color.
Barış, aşk ve bilgeliktir - bu cennet. Savaş kin ve ahmaklıktır - bu cehennem.
- Peace is love and wisdom – it's heaven. War is hatred and folly – it's hell.
Tom kin ve nefretle Mary'ye baktı.
- Tom glared at Mary with hatred and disgust.
The truth bears hatred.
- Die Wahrheit gebiert Hass.
She felt something between love and hatred.
- Sie fühlte etwas zwischen Liebe und Hass.
I hate it when there are a lot of people.
- Ich hasse es, wenn viele Leute da sind.
My wife really hates cats.
- Meine Frau hasst Katzen.