hasır

listen to the pronunciation of hasır
Turkish - English
{i} straw

Tom was wearing a straw hat and sunglasses. - Tom bir hasır şapka ve güneş gözlüğü takıyordu.

He bought a straw hat to protect himself from the sun. - O, kendini güneşten korumak için bir hasır şapka satın aldı.

mat

The dog was sleeping on the mat. - Köpek hasırın üzerinde uyuyordu.

Rush mat; reed mat, matting; wickerwork; canework
Made of woven straw, coarse fiber, cane, rushes, or wicker
wicker
(ıhlamur ağacından) bass
reeds
rush mat, mat, matting, wickerwork
rush mat
(İnşaat) mesh
matting
hasır sepet
wicker basket
hasır otu
grass mat
hasır altı etmek
1. to conceal, hush up, cover up. 2. to hold up (a paper or file) instead of processing it and passing it along
hasır altı etmek
to shelve, to pigeonhole, to sweep sth under the carpet
hasır altına gitmek
colloq . to be shelved and forgotten
hasır etmek
slang to steal
hasır gibi serilmek
to be spread out all over the ground
hasır gibi yapmak
mat
hasır ile örmek
mat
hasır iskemle
cane chair
hasır işi
fretwork
hasır işi
basket work
hasır işi
wickerwork
hasır işi
straw
hasır kaplı
matted
hasır kaplı büyük şişe
demijohn
hasır koltuk
wicker chair
hasır lifi
bast
hasır mobilya
(söğüt) osier furniture
hasır olmak
slang to be beaten (in a game)
hasır oturaklı
(sandalye) rush bottomed
hasır sepet
(söğüt) osier basket
hasır sepet
chip basket
hasır çelik
welded wire fabric
hasır örgü
mat, matting
hasır örgüsü
matting
hasır örme
matting
hasır şapka
chip hat
hasır şapka
boater
hasır şapka
straw

Do you like my new straw hat? - Yeni hasır şapkamı beğeniyor musun?

He bought a straw hat to protect himself from the sun. - O, kendini güneşten korumak için bir hasır şapka satın aldı.

hasır şapka
straw hat, boater
hasır şapka straw hat; Brit
boater; Panama hat, Panama
çelik hasır
wire mesh
çelik hasır
mesh reinforcement
serinlemek için asılan ıslak hasır
tatty
Turkish - Turkish
Tamamı veya bir bölümü böyle bir örgüden yapılmış olan
Ayırma, (bir şeyi) özgü kılma
Saz, kabuk, yaprak gibi bir bitki maddesiyle örülmüş taban veya tavan örtüsü
Tamamı veya bir bölümü böyle bir örgüden yapılmış olan: "Kuş tüyü yastıklı hasır sandalyelere oturdular."- R. H. Karay
Ayırma, bir şeyi özgü kılma
(Osmanlı Dönemi) TALİL
HASIR
(Osmanlı Dönemi) (Hasr. dan) Muhâsara eden, etrafını çeviren, hasreden
hasır altı etmek
(deyim) Bilerek unutmak, saklamak, gizlemek, terviç etmemek manasında kulanılan bir tâbirdir. Haşır, eskiden hali ve kilim yerinde kullanıldığı ve onun altında kalan şeyler unutulup gittiği için bu tâbir meydana gelmiştir
hasır otu
Hasır otugillerden, bataklıklarda yetişen düz, ince uzun ve dayanıklı olan yaprakları kıtık yapmaya, hasır ve zembil örmeye yarayan bir saz, zembil otu, semerci sazı, su kamışı, kofa, kiliz (Typha)
hasır otugiller
Su kıyılarında yetişen, örneği hasır otu olan bir bitki familyası