Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
- Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
O bir sineğe bile zarar veremez.
- She can't even harm a fly.
Suçlama doğru değildi.
- The charge was not true.
Tom suçlamayı reddetti.
- Tom has denied the charge.
Dün gece telefonumu şarja takmayı unuttum.
- I forgot to put my phone on the charger last night.
Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.
- I have to charge the battery of my car.
Çevreye daha az zarar vermek istiyoruz.
- We want to harm the environment less.
Tom'un niyeti zarar vermek değildi.
- Tom didn't mean any harm.
Seni asla incitmek istemedim.
- I never wanted to harm you.
Tom'u incitmek isteyecek birinin farkında mısın?
- Are you aware of anyone who would want to harm Tom?
Sigara içmek çok zarar verir ama hiç fayda vermez.
- Smoking does much harm but no good.
O bir sineğe bile zarar veremez.
- She can't even harm a fly.
Güneş panelleri gün boyunca bataryaları şarj eder.
- The solar panels charge the batteries during the day.
Batarya tam olarak şarj oldu mu?
- Is the battery fully charged?
Tom şu anda ağırlaştırılmış saldırı suçuyla yüz yüze.
- Tom currently faces charges of aggravated assault.
Saldırı ve darptan suçlandı.
- He was charged with assault and battery.
Hiç kimse sana kötülük etmeyecek.
- No one will harm you.
Kimse sana kötülük etmeyecek.
- No one's going to harm you.
Seni kim görevlendirdi?
- Who put you in charge?
Tom resmi olarak görevlendirilmedi.
- Tom hasn't been officially charged.
... and that's freedom from harm. ...
... We are not free from harm. ...