Love is wonderful and beautiful.
- Aşk harika ve güzeldir.
This caterpillar will become a beautiful butterfly.
- Bu tırtıl harika bir kelebek olacak.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
Don't you think it's cool?
- Bunun harika olduğunu düşünmüyor musun?
I thought it was cool.
- Onun harika olduğunu düşündüm.
I've got some great ideas but I need money.
- Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.
This pilaf tastes great!
- Bu pilavın harika tadı var.
What a gorgeous coat you're wearing!
- Ne harika bir ceket giyiyorsun!
You look absolutely gorgeous.
- Kesinlikle harika görünüyorsun.
Tom did a fabulous job.
- Tom harika bir iş yaptı.
We spent a fabulous day in the woods.
- Ormanda harika bir gün geçirdik.
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
I had a marvelous time.
- Harika bir zaman geçirdim.
In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
- Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
I've never seen such a wonderful sunset.
- Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.
Have you seen such a wonderful movie before?
- Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
I know Andrina doesn't take things seriously, but she is a wonderful friend.
- Andrina'nın işleri ciddiye almadığını bilirim ama kendisi harika bir arkadaş.
Thank you for the wonderful gift.
- Harika hediye için teşekkürler.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
I really do feel phenomenal now.
- Şu an gerçekten harika hissediyorum.
You've done a marvelous thing.
- Harika bir şey yaptın.
She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
I don't know what it was, but it was marvellous!
- Onun ne olduğunu bilmiyordum ama harikaydı!
It's marvellous to listen to a learned person.
- Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
We saw Mac make a fantastic shot.
- Mac'in harika bir vuruş yaptığını gördük
I know you'll do a fantastic job.
- Harika bir iş yapacağını biliyorum.