In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
- Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world.
- Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.
Thank you for the wonderful gift.
- Harika hediye için teşekkürler.
Have you seen such a wonderful movie before?
- Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?
The washing machine is a wonderful invention.
- Çamaşır makinesi harika bir icattır.
Everyone crowded around the fantastic dancer.
- Herkes harika dansçının etrafına toplandı.
In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
- Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
Isn't it a beautiful day for a picnic?
- Piknik için harika bir gün, değil mi?
The beautiful color of the sky soon faded away.
- Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.
When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool.
- On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.
How wonderful were the good old days.
- Eski güzel günler ne kadar harikaydı.
I thought it looked cool.
- Onun harika göründüğünü düşündüm.
Don't you think it's cool?
- Bunun harika olduğunu düşünmüyor musun?
I finally came up with a great idea.
- Sonunda harika bir çözüm buldum.
This pilaf tastes great!
- Bu pilavın harika tadı var.
Isn't her ring gorgeous?
- Yüzüğü harika değil mi?
You look absolutely gorgeous.
- Kesinlikle harika görünüyorsun.
Tom did a fabulous job.
- Tom harika bir iş yaptı.
I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon!
- Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!
You did an incredible job.
- Harika bir iş yaptın.
You've done a superb job.
- Harika bir iş yaptın.
Tom did a splendid job.
- Tom harika bir iş yaptı.
She has a marvelous sense of humor.
- Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.
In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings!
- Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.
Tom is a child prodigy.
- Tom harika bir çocuk.
For children, this world is full of wonders and miracles.
- Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.
I really do feel phenomenal now.
- Şu an gerçekten harika hissediyorum.
It's marvellous to listen to a learned person.
- Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.
It was marvellous to meet you.
- Seninle tanışmak harikaydı.