hariçten

listen to the pronunciation of hariçten
Turkish - English
externally
extrinsic
hariç
excluding

Excluding Barack Obama, all presidents of the United States were white. - Barack Obama hariç Amerika Birleşik Devletlerinin bütün başkanları beyazdı.

Excluding Barack Obama, all US presidents were white. - Barack Obama hariç bütün ABD başkanları beyazdı.

hariç
except

In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend. - Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.

I work every day except for Sundays. - Pazar günleri hariç her gün çalışırım.

hariçten gazel okumak/atmak
1. to offer one's ideas on a subject without knowing anything about it. 2. to break rudely into a conversation
hariç
but

I work every day but Sunday. - Pazar hariç her gün çalışırım.

We work every day but Sunday. - Biz Pazar hariç her gün çalışırız.

hariç
except for

Everyone is here except for him. - O hariç herkes buradadır.

Except for Tom, the family was all watching TV in silence. - Tom hariç, bütün aile sessizce TV izliyordu.

hariç
the outside exterior, outer surface; abroad, foreign coutry, foreign place; externa; outside; excep, excepting, except for, apart from, excluding,exclusive of, with the exception of
hariç
exempt
hariç
short
hariç
foreign country
hariç
stinging
hariç
external
hariç
foreign place
hariç
abroad
hariç
saving
hariç
always excepting
hariç
exogenous
hariç
exclusive

Are the profits exclusive of taxes? - Kârlar vergilerden hariç mi?

This book has 252 pages exclusive of illustrations. - Bu kitabın, çizimler hariç 252 sayfası vardır.

hariç
besides
hariç
exterior
hariç
exclusive of

This book has 252 pages exclusive of illustrations. - Bu kitabın, çizimler hariç 252 sayfası vardır.

Are the profits exclusive of taxes? - Kârlar vergilerden hariç mi?

hariç
excepted
hariç
save

I work every day save Sundays. - Pazar günleri hariç her gün çalışırım.

All the workers went home save one. - Biri hariç tüm işçiler eve gitti.

hariç
save for
hariç
other than

All the essays, other than yours, were good. - Seninki hariç tüm denemeler iyiydi.

Hariç
excl

Excluding Barack Obama, all US presidents were white. - Barack Obama hariç bütün ABD başkanları beyazdı.

That inn is 5,000 yen a night, meals excluded. - O otel, yemek hariç gecelik 5000 yendir.

hariç
excepting
hariç
except (for), with the exception of; exception of; excluded, not included, without
hariç
outside, exterior, outer surface
hariç
not including
hariç
barring
hariç
bar

Excluding Barack Obama, all presidents of the United States were white. - Barack Obama hariç Amerika Birleşik Devletlerinin bütün başkanları beyazdı.

Excluding Barack Obama, all US presidents were white. - Barack Obama hariç bütün ABD başkanları beyazdı.

hariç
but the

Tom seems to have packed everything but the kitchen sink. - Tom mutfak lavabosu hariç her şeyi paketlemiş gibi görünüyor.

hariç
extra
hariç
(Fiili Deyim ) exclusive at
hariç
without
Turkish - Turkish

Definition of hariçten in Turkish Turkish dictionary

hariç
Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere: "Dişçi koltuğu hariç, kim bir koltuğa oturursa kendini bir şey zanneder."- B. Felek
hariç
Yabancı ülke, dışarı
hariç
(Osmanlı Dönemi) dışarıda olan
hariç
Dışta kalmak üzere, dışında sayılmak üzere
hariç
Dış, dışarı
hariç
Dış, dışarı: "Hemen on dakika yürüyünce kasaba haricine çıkılır."- S. F. Abasıyanık
hariçten
Favorites