Let's get this moved.
- Bunu hareket ettirelim.
Tom moved the flower pot to the left and the secret door slid open.
- Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.
Moving a huge boulder is going to be very hard.
- Çok büyük bir kaya parçasını hareket ettirmek çok zor olacak.
Would you mind my moving your car?
- Arabanızı hareket ettirmemin bir sakıncası var mı?
You can adjust the seat height by moving the adjustment lever up.
- Ayar kolunu yukarı doğru hareket ettirerek koltuk yüksekliğini ayarlayabilirsiniz.
You'll have to get a move on if you want to catch the train.
- Eğer trene yetişmek istiyorsan derhal hareket etmelisin.
George felt the train begin to move.
- George trenin hareket etmeye başladığını hissetti.
All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
The people who live in Japan must act according to the Japanese country constitution.
- Japonya'da yaşayan insanlar Japon ülkesi anayasasına göre hareket etmelidir.