hardly, scarcely

listen to the pronunciation of hardly, scarcely
English - Turkish

Definition of hardly, scarcely in English Turkish dictionary

barely
zar zor

Çarpılmaktan zar zor kurtuldum. - I barely missed being struck.

Ben zar zor sınavı geçtim. - I barely passed the exam.

barely
ancak

Ancak sabah kahvaltısı için yeterli ekmeğimiz var. - We have barely enough bread for breakfast.

Tom ancak kirasını ödeyebiliyor. - Tom can barely pay his rent.

barely
hemen hemen hiç

Burada hemen hemen hiç yağmur yağmaz. - It barely ever rains here.

Tom artık benimle hemen hemen hiç konuşmuyor. - Tom barely speaks to me anymore.

barely
z. ancak, güçbela
barely
çok az

Tom çok çok az ilgileniyor gibi görünüyor. - Tom seems to be barely paying attention.

Tom çok az Fransızca konuşabildi. - Tom could barely speak French.

barely
çok çok az

Tom çok çok az ilgileniyor gibi görünüyor. - Tom seems to be barely paying attention.

barely
dar
barely
zoraki
barely
dar darına
barely
gücü gücüne
barely
hemen hemen

Şehri hemen hemen hiç bilmiyorum. - I barely know the city.

Burada hemen hemen hiç yağmur yağmaz. - It barely ever rains here.

barely
açıkça
barely
kıtı kıtına
barely
güçbelâ

Bunu güçbela zamanında yaptım. - I barely made it on time.

barely
anca

Tom ancak kirasını ödeyebiliyor. - Tom can barely pay his rent.

Ancak sabah kahvaltısı için yeterli ekmeğimiz var. - We have barely enough bread for breakfast.

barely
gizlemeden
barely
yalın bir şekilde/ancak
English - English
barely
hardly, scarcely
Favorites