hard, troublesome, causing difficulty

listen to the pronunciation of hard, troublesome, causing difficulty
English - Turkish

Definition of hard, troublesome, causing difficulty in English Turkish dictionary

difficult
zor

Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur. - It is difficult to translate a poem into another language.

Yabancı dil öğrenmek zordur. - Learning a foreign language is difficult.

difficult
{s} titiz
difficult
{s} zor beğenen
difficult
{s} inatçı
difficult
{s} huysuz

O, okulda itaat eder, ama evde huysuzdur. - He obeys in school, but at home he is difficult.

difficult
{s} geçimsiz

Aynı anda hem geçimsiz hem de uysal, hem hoş hem de katısın. Ne seninle, ne de sensiz yaşayabilirim. - You are difficult and easy, pleasant and bitter at the same time; I can't live with or without you.

difficult
{s} çatal

Bir çatalla yoğurt yemek biraz zordur. - Eating yogurt with a fork is somewhat difficult.

difficult
ağır

Bu, şimdiye kadar okuduğum en ağır kitap. - This is the most difficult book I have ever read.

difficult
kazık
difficult
güç

O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi. - She had no difficulty in learning the poem by heart.

Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian. - I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.

difficult
alıngan
difficult
müşkülpesent
difficult
geçinmesi zor

Bence Tom ve Mary'nin her ikisinin de geçinmesi zor. - I think Tom and Mary are both difficult to get along with.

difficult
güç beğenir
difficult
geçinilmesi zor
difficult
(sıfat) zor, güç, çetin; çatal, belâlı; inatçı; geçimsiz; huysuz, müşkülpesent, titiz; zor beğenen
English - English
{s} difficult
hard, troublesome, causing difficulty
Favorites