We reduced our spending during the recession.
- Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık.
My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price.
- Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.
She earns more than she spends.
- O harcadığından daha fazla para kazanıyor.
You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth.
- Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.
Many years have been spent in building the tower.
- Kulenin inşa edilmesinde yıllar harcandı.
McKinley spent three-and-a-half-million dollars.
- McKinley, üç buçuk milyon dolar harcadı.
The expenditure totaled 200,000 yen.
- Harcama 200.000 yen'i buldu.
They will need to reduce their expenditures.
- Onların harcamalarını azaltmaları gerekecek.