harcamalar

listen to the pronunciation of harcamalar
Turkish - English
expenses

We must cut down our expenses. - Harcamalarımızı kısmalıyız.

I have to reduce my expenses this month. - Bu ay harcamalarımı düşürmem gerekiyor.

outlay
outgoings
consumptions
exes
(Ticaret) disbursements
expenditures

They will need to reduce their expenditures. - Onların harcamalarını azaltmaları gerekecek.

The government's expenditures are a bit excessive. - Hükümetin harcamaları biraz fazladır.

outlays
harcama
spending

My roommate is prodigal when it comes to spending money on movies; he buys them the day they're released, regardless of price. - Oda arkadaşım, filmlere para harcama söz konusu olduğunda, müsriftir; o fiyatı ne olursa olsun, onları piyasaya çıktığı gün alıyor.

Tom seems to prefer spending most of his time alone. - Tom zamanının çoğunu yalnız harcamayı tercih ediyor gibi görünüyor.

harcama
expense

I have to reduce my expenses this month. - Bu ay harcamalarımı azaltmak zorundayım.

I hope this expense report contains all the relevant business expenses because I'm not paying a cent more after this. - Umarım bu harcama raporu tüm ilişkili iş masraflarını içerir,çünkü bundan bir sent daha fazlasını ödemeyeceğim.

harcama
expenditure

We explored all possible ways of cutting expenditures. - Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.

Expenditures must be reduced. - Harcamalar düşürülmelidir.

harcama
{i} consumption
harca
{f} spending

Tom seems to prefer spending most of his time alone. - Tom zamanının çoğunu yalnız harcamayı tercih ediyor gibi görünüyor.

We reduced our spending during the recession. - Biz durgunluk döneminde harcamayı azalttık.

harcama
expensing
harcama
expending
harcama
disburse
harcama
wastage
harca
spend

You know that two nations are at war about a few acres of snow somewhere around Canada, and that they are spending on this beautiful war more than the whole of Canada is worth. - Kanada civarında bir yerde birkaç dönüm karla ilgili iki ulusun savaşta olduğunu ve bu güzel savaşa tüm Kanada'nın değdiğinden daha çok para harcadıklarını bilirsiniz.

She earns more than she spends. - O harcadığından daha fazla para kazanıyor.

harca
{f} spent

McKinley spent three-and-a-half-million dollars. - McKinley, üç buçuk milyon dolar harcadı.

I've spent 500 dollars in one day. - Bir günde 500 dolar harcadım.

harca
pay out
harca
expend

Expenditures must be reduced. - Harcamalar düşürülmelidir.

The energy expended in a fight should be saved. - Bir kavgada harcanan enerji tasarruf edilmelidir.

harcama
disbursement
harcama
spend to
beklenmedik harcamalar
(Ticaret) out-of-pocket requirements
cari harcamalar
(Ticaret) nonexhaustive expenditure
cari harcamalar
(Ticaret) recurring expenditure
giderler ve harcamalar
(Kanun) costs and expenses
harca
payout
harcama
outlay
harcama
(Hukuk) disbursement, expenditure
harcama
expenses, outlay, expenditure
harcama
spending; expense, expenditure
harcama
payment
harcama
outgo
küçük harcamalar
incidental
nakit harcamalar
out of pocket expenses
otonom harcamalar
(Ticaret) autonemous spending
zorunlu olmayan harcamalar
discretionary spending
Turkish - Turkish

Definition of harcamalar in Turkish Turkish dictionary

harcama
Bir şey almak için elden çıkarılan para, gider
harcama
Harcamak işi, parayı elden çıkarma, sarf
harcama
(Osmanlı Dönemi) masraf
harcamalar
Favorites