Adanın güzel bir limanı var.
- The island has a fine harbor.
Liman bloke edilebilir.
- The harbor can be blocked.
Kayıp balıkçı teknesi limana güvenli bir dönüş yapmıştı.
- The lost fishing boat made a safe return to harbour.
Düşman savaş gemileri limandaki depolarımızı bombaladı.
- The enemy warships bombed our warehouses in the harbour.
Çöp haşarat barındırır.
- Garbage harbors vermin.
The docks, which once harbored tall ships, now harbor only petty thieves.
The fleet harbored in the south.
She harbors a conviction that her husband has a secret, criminal past.