The ruined castle is now under restoration.
- Harap kale şimdi restorasyon altında.
Tom ruined my weekend.
- Tom, benim hafta sonumu harap etti.
The country had been devastated by long war.
- Uzun savaştan ülke harap edildi.
This area is devastated.
- Bu alan harap ediliyor.
If one does not have a hobby, his life may be desolate.
- Birinin hobisi yoksa, hayatı harap olabilir.
The crime scene was in a dilapidated motel.
- Olay yeri harap olmuş bir moteldeydi.
They lived in a dilapidated house.
- Harap bir evde yaşıyorlardı.
Your car's totally wrecked.
- Araban bütünüyle harap olmuş.