harîka

listen to the pronunciation of harîka
Turkish - English

Definition of harîka in Turkish English dictionary

harika
{s} marvelous

She has a marvelous sense of humor. - Onun harika bir mizah anlayaşı vardır.

You've done a marvelous thing. - Harika bir şey yaptın.

harika
{i} wonder

Thank you for the wonderful gift. - Harika hediye için teşekkürler.

The pyramids of Egypt are one of the seven wonders of the world. - Mısır piramitleri dünyanın yedi harikasından biridir.

harika
wonderful

I've never seen such a wonderful sunset. - Böyle harika bir günbatımı hiç görmemiştim.

Have you seen such a wonderful movie before? - Daha önce böyle harika bir film izlediniz mi?

harika
fantastic

In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake. - Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.

Tom is a fantastic singer. - Tom harika bir şarkıcı.

harika
(Argo) awesome
harika
beautiful

The beautiful color of the sky soon faded away. - Gökyüzünün harika rengi az sonra yok oldu.

This catterpillar will turn into a beautiful butterfly. - Bu tırtıl harika bir kelebeğe dönüşecek.

harika
that's great
harika
old

When I was 10 years old, I thought that when I would be 16, my life would be cool. - On yaşındayken, ne zaman on altı yaşımda olacağımı, hayatımın harika olacağını düşünürdüm.

How wonderful were the good old days. - Eski güzel günler ne kadar harikaydı.

harika
cool

Don't you think it's cool? - Bunun harika olduğunu düşünmüyor musun?

The sky is clear and the wind is refreshingly cool. It's a perfect day to spend outdoors. - Gökyüzü açık ve rüzgar ferahlatıcı biçimde serin. Dışarıda geçirmek için harika bir gün.

harika
great

The food was great in Italy. - İtalya'da yemekler harikaydı.

I've got some great ideas but I need money. - Birkaç harika fikrim var ama paraya ihtiyâcım var.

harika
gorgeous

The dress is absolutely gorgeous. - Elbise kesinlikle harika.

Even ill she looks gorgeous. - O hasta olsa bile harika görünüyor.

harika
fabulous

I hope you're having a fabulous day and we need to celebrate our birthdays together soon! - Harika bir gün yaşadığınızı umuyorum ve yakında birlikte doğum günlerimizi kutlamamız gerekiyor!

We spent a fabulous day in the woods. - Ormanda harika bir gün geçirdik.

harika
(Argo) beauty
harika
incredible

You did an incredible job. - Harika bir iş yaptın.

harika
perfect
harika
wonder, miracle; wonderful, fantastic, great, superb, marvellous, beautiful, dreamy, smashing, lovely, tremendous, terrific, gorgeous, sensational, fabulous, heavenly, divine
harika
groovy
harika
smart
harika
(deyim) take the cake
harika
that's cool
harika
(Argo) bad
harika
(Argo) bonzer
harika
questioning
harika
magnificent
harika
(Argo) corker
harika
(Argo) mickey mouse
harika
breathtaking
harika
dreamy
harika
superb

You've done a superb job. - Harika bir iş yaptın.

harika
splendid

Tom did a splendid job. - Tom harika bir iş yaptı.

harika
(Argo) badder
harika
tremendous
harika
(Argo) grouse
harika
goodie
harika
(Argo) ripper
harika
(Konuşma Dili) top hole
harika
it is incredible
harika
far-out
harika
marvel

I love living in this marvellous town. - Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.

In the Picasso Museum in Paris, there are marvelous paintings and drawings! - Paris'teki Picasso Müzesinde harika tablolar ve resimler var.

harika
(Argo) pretty spiffy
harika
(Argo) kickass
harika
(Konuşma Dili) bang up
harika
(Argo) spiffy
harika
swell
harika
top-flight
harika
dandy
harika
masterpiece
harika
portent
harika
prodigy

Tom is a child prodigy. - Tom harika bir çocuk.

Harika
(isim) Wonder, miracle; fire
harika
scrumptious
harika
immense
harika
miracle

For children, this world is full of wonders and miracles. - Çocuklar için, bu dünya harikalar ve mucizelerle doludur.

harika
phenomenal

I really do feel phenomenal now. - Şu an gerçekten harika hissediyorum.

harika
in the groove
harika
corking
harika
wonder, marvel, miracle
harika
yum yum
harika
fantastical
harika
divine
harika
far out
harika
no mean
harika
whizz
harika
ripping
harika
wonderful, marvelous, fantastic
harika
keen
harika
yummy
harika
marvellous

It's marvellous to listen to a learned person. - Bilgili bir kişiyi dinlemek harika.

I love living in this marvellous town. - Bu kadar harika bir kentte yaşamayı seviyorum.

harika
phenomenon
harika
jolly good
harika
prodigious
harika
bully
harika
wonderful, marvelous, miraculous, extraordinary
harika bir biçimde
awesomely
harika!
(Konuşma Dili) deal
harika bir biçimde
tremendously
harika görünüyorsun
you look great
harika çocuk
(deyim) golden boy
harika!
(Argo) ace!
Harika!
Great!, Wow!
harika bir şey
wanderful affair
harika insan
pippin
harika zaman geçiriyorum
i'm having a hell of a time
harika zaman geçirmek
(Argo) have a hell of a time
harika çocuk
wonder child
harika çocuk
child prodigy
harika çocuk
boy wonder
harika çocuk
whiz kid
harika çocuk
infant prodigy
harika çocuk
infant phenomenon
harika çocuk
whizz kid
harika çocuk
prodigy infant
harika şekilde
wondrously
harika şey
hot stuff
harika şey
a perfect dream
harika şey
stunner
harika şey
groove
harika şey
miracle
harika şey
pippin
harika şeyler
(Konuşma Dili) flowing with milk and honey
harika
neat
harika
{s} wizard
harika
{s} wicked
harikalar
curiosities and wonders
Harika!
goody
harika
sensational
harika
lovely
harika
smashing
harika
exquisite
harika
brilliant
harika
terrific

Oh, Mary, you look terrific! - Ah, Mary, harika görünüyorsun!

harika
heavenly
harika
sounds great

This all sounds great. - Bunun hepsi harika görünüyor.

harika
super duper
harika
marvell
harika
{s} wondrous

The human brain is a wondrous thing. It works until the moment you stand up to make a speech. - İnsan beyni harika bir şeydir. Konuşmak için sen ayakta kalana kadar çalışır.

harika
stunning
harika
smasher
harika
rare
harika
superduper
harika
wonderment
harika
humdinger
yedi harika
the Seven Wonders of the World
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Acı, sızı
(Osmanlı Dönemi) Bulâmaç. Yulaf lâpası
HÂRİKA
(Osmanlı Dönemi) İmkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, hayranlık vren. Büyük ve görülmedik eser. Görülmedik derecede kıymetli
harika
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey). Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel: "Harika fikir doğrusu, kim akıl ettiyse iyi akıl etmiş."- A. İlhan
harika
Yaradılışın ve imkânların üstünde nitelikleriyle insanda hayranlık uyandıran (şey)
harika
Hayranlık uyandıran
harika
Çok büyük bir hayranlık uyandıran, eksiksiz, kusursuz, tam, mükemmel
hârika
(Osmanlı Dönemi) imkânların üstünde olan şey, hayret uyandıran, büyük ve görülmedik eser, görülmedik derecede kıymetli
harikalar
(Osmanlı Dönemi) havârik