Tom tried not to sneeze.
- Tom, hapşırmamaya çalıştı.
When you're preparing food for someone, please don't pick your nose, scratch your ass, or sneeze in your hands.
- Eğer birisi için yemek hazırlıyorsan, lütfen burnunu çekme, kıçını kaşıma veya ellerine hapşırma.
During hayfever season, Mary's sentences were usually punctuated by sneezes.
- Saman nezlesi mevsiminde, Mary'nin cümleleri genellikle hapşırmalarla noktalandı.
His sneezing interfered with our conversation.
- Onun hapşırması konuşmamızı engelledi.
I can't help sneezing, I caught a cold yesterday.
- Hapşırmamak elimde değil, dün üşüttüm.
I sneeze almost every day.
- Neredeyse her gün hapşırırım.
I think I'm gonna sneeze. Give me a tissue.
- Sanırım hapşıracağım... Bana bir mendil ver.