They're loading crude oil onto the ship.
- Gemiye ham petrol yüklüyorlar.
This figure is a mirror of the decrease in imports of crude oil.
- Bu şekil ham petrol ithalatının azaldığının bir göstergesidir.
Japan imports various raw materials from abroad.
- Japonya yurt dışından çeşitli ham maddeleri ithal eder.
Japan depends on imports for raw materials.
- Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.
And the sons of Noah, that went forth of the ark, were Shem, and Ham, and Japheth: and Ham is the father of Canaan.
Tom Mary'nin onun için yaptığı jambonlu sandviçi yiyiverdi.
- Tom scarfed down the ham sandwich that Mary had made for him.
O, jambon ve yumurtayı seviyor.
- He likes ham and eggs.