halklar

listen to the pronunciation of halklar
Turkish - English
peoples
comms
halk
public

Please refrain from smoking in public places. - Lütfen halka açık yerlerde sigara içmekten imtina edin.

Tom never sings in public. - Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.

halk
folk

I used to like folk music. - Halk müziğinden hoşlanırdım.

In the 1960s, folk music was very popular. - 1960'larda halk müziği çok popülerdi.

halk
(Hukuk) people

The British people in general are extremely fond of their pets. - İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.

People of Almaty, let us create a child-friendly city! - Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!

halk
community

Classes at the community center are free. - Halkevindeki sınıflar ücretsiz.

She sacrifies herself for the community. - Halk için kendini kurban ediyor.

Halklar Avrupası
(Hukuk) People's Europe
halk
popular

Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote. - Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.

He won by a small number of popular votes. - Az sayıda halk oyu kazandı.

halk
population

That island's population lives on fishing. - O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.

The whole population of New Zealand is 3,410,000, and one seventh of it are the Maori people. - Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.

halk
{i} commune
halk
ordinary people
halk
country

The people of this country are sick and tired of politics as usual. - Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.

The government of this country oppresses its people. - Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.

halk
subjects

I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one. - Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.

halk
general public

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

halk
file
halk
peoples

Many peoples live in Asia. - Birçok halklar Asya'da yaşar.

Native Americans are the indigenous peoples of the United States. - Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır.

halk
folks

I've already sung three folks songs tonight. - Bu gece şimdiden üç tane halk şarkısı söyledim.

I'm sure your folks miss you. - Eminim ki halkın seni özlüyordur.

halk
plebs
halk
general

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

halk
grass roots
halk
people, nation, public, folk; people, populace
halk
demo

The first lesson in democracy is to abide by the will of the people. - Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.

Democracy is the government of the people, by the people, for the people. - Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.

halk
the vulgar
halk
populace

The populace have never forgotten the president's generosity. - Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

halk
demos
halk
the people

The new law was enforced on the people of the island. - Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.

In many areas, there was little food and the people were hungry. - Pek çok alanda, az yiyecek vardı ve halk açtı.

halk
communal
halk
the community

She sacrifies herself for the community. - Halk için kendini kurban ediyor.

Tom's death shocked the community. - Tom'un ölümü halkı şok etti.

halk
vulgar
halk
the crowd
halk
the million
halk
million
halk
the common people
latin kökenli halklar
Romance peoples
yerli halklar
(Hukuk) indigenous peoples
English - English

Definition of halklar in English English dictionary

halk
A nook; a corner
Turkish - Turkish

Definition of halklar in Turkish Turkish dictionary

Halk
cumhur
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü: "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir."- O. V. Kanık
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü: "Bütün köy halkı orada idi."- Ö. Seyfettin
halk
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
halk
Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü
Halk
ahali
halk
Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
halk
Yaratma
halk
Aydınların dışında kalan topluluk
halk
(Osmanlı Dönemi) yarâtma, var etme
Halk
avam
HALK
(Osmanlı Dönemi) Boğaz
HALK
(Osmanlı Dönemi) Tıraş etmek
Halk
folk
Halk
(Osmanlı Dönemi) HİCCİRE
Halk
el
Halk
beraya
Halk
enam
Halk
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM