halklar

listen to the pronunciation of halklar
Turkish - English
peoples
comms
halk
public

We all felt embarrassed to sing a song in public. - Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.

The castle has been restored and is open to the public. - Kale restore edildi ve halka açık.

halk
folk

Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France. - Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.

I'm sure your folks miss you. - Eminim ki halkın seni özlüyordur.

halk
(Hukuk) people

Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement. - Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.

People of Almaty, let us create a child-friendly city! - Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!

halk
community

Tom went to community college. - Tom halk eğitim merkezine gitti.

Tom's death shocked the community. - Tom'un ölümü halkı şok etti.

Halklar Avrupası
(Hukuk) People's Europe
halk
popular

Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote. - Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.

He won by a small number of popular votes. - Az sayıda halk oyu kazandı.

halk
population

That island's population lives on fishing. - O adadaki halk geçimini balıkçılıkla sağlıyor.

We want the government to serve the entire population. - Hükümetin tüm halka hizmet etmesini istiyoruz.

halk
{i} commune
halk
ordinary people
halk
country

The people of this country are sick and tired of politics as usual. - Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.

In my country, our people don't like others who are cleverer than them. - Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.

halk
subjects

I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one. - Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.

halk
general public

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

halk
file
halk
peoples

Many peoples live in Asia. - Birçok halklar Asya'da yaşar.

Native Americans are the indigenous peoples of the United States. - Kızılderililer, Birleşik Devletler'in yerli halkıdır.

halk
folks

Folks are pulling together. - Halk birlik içinde çalışır.

I've already sung three folks songs tonight. - Bu gece şimdiden üç tane halk şarkısı söyledim.

halk
plebs
halk
general

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

The mayor addressed the general public. - Belediye başkanı halka hitap etti.

halk
grass roots
halk
people, nation, public, folk; people, populace
halk
demo

The first lesson in democracy is to abide by the will of the people. - Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.

Democracy is the government of the people, by the people, for the people. - Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.

halk
the vulgar
halk
populace

The populace have never forgotten the president's generosity. - Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.

I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates. - Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.

halk
demos
halk
the people

The new law was enforced on the people of the island. - Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.

The president of the republic is chosen by the people. - Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.

halk
communal
halk
the community

Classes at the community center are free. - Halkevindeki sınıflar ücretsiz.

She sacrifies herself for the community. - Halk için kendini kurban ediyor.

halk
vulgar
halk
the crowd
halk
the million
halk
million
halk
the common people
latin kökenli halklar
Romance peoples
yerli halklar
(Hukuk) indigenous peoples
English - English

Definition of halklar in English English dictionary

halk
A nook; a corner
Turkish - Turkish

Definition of halklar in Turkish Turkish dictionary

Halk
cumhur
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü: "Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir."- O. V. Kanık
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü: "Bütün köy halkı orada idi."- Ö. Seyfettin
halk
Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğu
halk
Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü
halk
Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
halk
Yöneticilere göre bir ülkedeki yurttaşların bütünü
Halk
ahali
halk
Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
halk
Yaratma
halk
Aydınların dışında kalan topluluk
halk
(Osmanlı Dönemi) yarâtma, var etme
Halk
avam
HALK
(Osmanlı Dönemi) Boğaz
HALK
(Osmanlı Dönemi) Tıraş etmek
Halk
folk
Halk
(Osmanlı Dönemi) HİCCİRE
Halk
el
Halk
beraya
Halk
enam
Halk
(Osmanlı Dönemi) ÂLEM