The castle has been restored and is open to the public.
- Kale restore edildi ve halka açık.
We all felt embarrassed to sing a song in public.
- Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.
Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
- Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
In the 1960s, folk music was very popular.
- 1960'larda halk müziği çok popülerdi.
Although the life of Chinese people is getting better and better now, there is still room for improvement.
- Çin halkının yaşamı şimdi gittikçe iyileşmesine rağmen, gelişme için hâlâ bir neden vardır.
Some young Japanese people prefer being single to being married.
- Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
Tom went to community college.
- Tom halk eğitim merkezine gitti.
They went to the community pool.
- Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.
Nixon won the election of 1972 by a huge popular vote.
- Nixon, 1972 yılı seçimini büyük bir halk oyuyla kazandı.
He won by a small number of popular votes.
- Az sayıda halk oyu kazandı.
The population was crushed by the taxes.
- Halk, vergiler tarafından ezildi.
We want the government to serve the entire population.
- Hükümetin tüm halka hizmet etmesini istiyoruz.
The people of this country have become disillusioned with the political establishment.
- Bu ülkenin halkı siyasi yönetimden hayalkırıklığına uğradı.
In my country, our people don't like others who are cleverer than them.
- Benim ülkemde halkımız kendilerinden daha akıllı olanları sevmezler.
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Long live the brotherhood of all peoples.
- Yaşasın tüm halkların kardeşliği.
Our peoples have more in common than can be seen at first sight.
- Bizim halkların ilk bakışta görülebilenden daha çok ortak yönleri var.
I've already sung three folks songs tonight.
- Bu gece şimdiden üç tane halk şarkısı söyledim.
I'm sure your folks miss you.
- Eminim ki halkın seni özlüyordur.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
Democracy is the government of the people, by the people, for the people.
- Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The populace have never forgotten the president's generosity.
- Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.
The new law was enforced on the people of the island.
- Yeni yasa ada halkına zorla kabul ettirildi.
In many areas, there was little food and the people were hungry.
- Pek çok alanda, az yiyecek vardı ve halk açtı.
Classes at the community center are free.
- Halkevindeki sınıflar ücretsiz.
Tom's death shocked the community.
- Tom'un ölümü halkı şok etti.