demotic script is a simplified, cursive form of hieroglyphs used in ancient egypt.
demotic Greek.
Note the intrusion into British demotic (“me and Cheryl were having”) of the valley-girl quotative be, like.
Tom never sings in public.
- Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.
The castle has been restored and is open to the public.
- Kale restore edildi ve halka açık.
I used to like folk music.
- Halk müziğinden hoşlanırdım.
Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
- Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
Some young Japanese people prefer being single to being married.
- Bazı genç Japon halkı, bekar olmayı evli olmaya tercih ederler.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.
They went to the community pool.
- Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.
Die Lorelei is a popular German folk song.
- Lorelei bir popüler Alman halk şarkısıdır.
He won by a small number of popular votes.
- Az sayıda halk oyu kazandı.
The whole population of New Zealand is 3,410,000, and one seventh of it are the Maori people.
- Yeni Zelanda'nın tüm nüfusu 3.410.000 olup, bunun yedide biri Maori halkıdır.
The population was crushed by the taxes.
- Halk, vergiler tarafından ezildi.
The people of this country are sick and tired of politics as usual.
- Bu ülkenin halkı her zamanki gibi politikadan bıkıp usanmış durumdadır.
The government of this country oppresses its people.
- Bu ülkenin hükümeti halkına zulmediyor.
I use a three-ring binder for all my subjects instead of a notebook for each one.
- Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
Long live the brotherhood of all peoples.
- Yaşasın tüm halkların kardeşliği.
Many peoples live in Asia.
- Birçok halklar Asya'da yaşar.
I've already sung three folks songs tonight.
- Bu gece şimdiden üç tane halk şarkısı söyledim.
Folks are pulling together.
- Halk birlik içinde çalışır.
The British people in general are extremely fond of their pets.
- İngiliz halkı genel olarak evcil hayvanlarına son derece düşkündür.
The mayor addressed the general public.
- Belediye başkanı halka hitap etti.
The first lesson in democracy is to abide by the will of the people.
- Demokraside ilk ders halkın iradesine uymaktır.
Democracy is the government of the people, by the people, for the people.
- Demokrasi; halkın, halk için, halk tarafından yönetilmesidir.
I don't think we can trust the polls to tell us what the general populace thinks about the candidates.
- Genel halkın adaylar hakkında ne düşündüğünü anketlerin bize söylemesine güvenebileceğimizi sanmıyorum.
The populace have never forgotten the president's generosity.
- Halk, başkanın cömertliğini hiç unutmadı.
In many areas, there was little food and the people were hungry.
- Pek çok alanda, az yiyecek vardı ve halk açtı.
The people voted in November.
- Halk Kasım ayında oy verdi.
They went to the community pool.
- Onlar halka açık yüzme havuzuna gittiler.
She sacrifies herself for the community.
- Halk için kendini kurban ediyor.