Romanesk tarzı yarımküre şeklindeki tonozlar, sütunlar, kemerli pencereler,geniş düz yüzeyler,kalın,savunmaya uygun duvarlar ve masif bloklu şekillerle karakterize edilir.
- Den romanischen Baustil kennzeichnen halbkugelförmige Gewölbe, Stützpfeiler, Rundbogenfenster, große ebene Flächen, dicke, zu Verteidungszwecken geeignete Mauern und massive blockartige Formen.
İtalya bir yarımadadır.
- Italien ist eine Halbinsel.
Dört kişilik bir masa ayırtmak istiyorum. Saat altı buçukta.
- Ich möchte einen Tisch für vier Personen reservieren. Um halb sieben.
Sabahları altı buçukta kalkıyorlar.
- Sie stehen morgens um halb sieben auf.
Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
- Let's meet halfway between your house and mine.
Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
- It took me an hour and a half to get there by car.
Tom sekiz buçuk yıl önce ailesiyle birlikte Japonya'ya geldi.
- Tom came to Japan eight and a half years ago with his parents.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.
- The population of Italy is about half as large as that of Japan.
İşini yarıda bırakma.
- Don't leave your work half done.
Yarım düzine yumurta aldım.
- I bought half a dozen eggs.
Yarım saat koşmaya devam etti.
- He run on for half an hour.
Tom, armudu yarı yarıya böldü.
- Tom cut the pear in half.
Tom kağıt parçasını yarı yarıya katladı.
- Tom folded the piece of paper in half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
- Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
- This car can deactivate half of its engine's cylinders.
I'm halfway through this crime novel.
- Ich bin mit diesem Krimi halb durch.
We went halfway up the mountain.
- Wir sind halbwegs den Berg hinaufgestiegen.
It's almost half past eleven.
- Es ist fast halb zwölf.
Breakfast is at half past nine.
- Um halb zehn gibt es Frühstück.
Mary placed the chairs in a semicircle.
- Maria stellte die Stühle in einem Halbkreis auf.
A module is said to be semisimple if it is the sum of simple submodules.
- Ein Modul heißt halbeinfach, wenn er die Summe einfacher Untermoduln ist.