halacığım

listen to the pronunciation of halacığım
Turkish - English
auntie

The girl answered: Yes, auntie, I'll eat them both. - Kız cevap verdi: Evet halacığım ikisini yiyeceğim.

An affectionate name for an older woman
diminutive of aunt
{i} term of endearment for one's aunt
A familiar name for an aunt
Someone's auntie is their aunt. His uncle is dead, but his auntie still lives here. my Auntie Elsie. a name for the BBC, used humorously to suggest that it is not very exciting or that it treats people who watch or listen to its programmes as children to be educated and protected
the sister of your father or mother; the wife of your uncle
In the southern United States a familiar term applied to aged negro women
affectionate name for an older woman
hala
aunt

She was named Elizabeth after her aunt. - Elizabeth'e halasının adı verildi.

When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride. - O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

halâ
still

Hello? Are you still here? - Merhaba? Hâlâ burada mısın?

If it hadn't been for you, he would still be alive. - Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.

hâlâ
still

If it hadn't been for you, he would still be alive. - Sen olmasaydın, o hâlâ hayatta olacaktı.

Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas. - Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.

hâlâ
yet

Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand. - Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.

Tom's third marriage was unhappy and he was considering yet another divorce. - Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.

hala
paternal aunt
hâlâ
till now
hala
aunty
hala
auntie

The girl answered: Yes, auntie, I'll eat them both. - Kız cevap verdi: Evet halacığım ikisini yiyeceğim.

hala
stili
hala
still of
hâlâ
Still, yet
hala
paternal aunt, father's sister, aunt, auntie, aunty
hala
paternal aunt, father's sister
Turkish - Turkish

Definition of halacığım in Turkish Turkish dictionary

HALA
(Osmanlı Dönemi) (C.: Hâlât) Babanın kız kardeşi, hala. Arapçada: Ananın kızkardeşi. Teyze
HALÂ
(Osmanlı Dönemi) (Harf-i cerrdir) İstisnaya delâlet eder
Hala
entere
Hala
bibi
Hala
eme
Hala
eci
Hala
çiçe
HÂLÂ
(Osmanlı Dönemi) (Hâlen) şimdi. Henüz. şimdiye kadar. Elân
hala
Babanın kız kardeşi

Babanın kız kardeşine hala denir. - Babanın bacısına hala denir.

halacığım
Favorites