halâ

listen to the pronunciation of halâ
Turkish - English
aunt

When he openly declared he would marry Pablo, he almost gave his grandmother a heart attack and made his aunt's eyes burst out of their sockets; however, his little sister beamed with pride. - O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

My father named me after his aunt. - Babam bana halasının adını verdi.

still

France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea. - Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.

Thousands of people lost their lives in the Bhopal Gas Tragedy, and even today hundreds of thousands of people still suffer from the ill-effects of the poisonous gas. - Binlerce insan Bhopal Gaz Trajedisi'nde hayatlarını kaybetti ve bugün bile yüzlerce, hatta binlerce insan hâlâ zehirli gazın kötü etkilerinden muzdariptir.

still

France's currency was the franc, and its symbol was ₣. While it is no longer used in France, francs are still in use in some former French colonies such as Guinea. - Fransa'nın para birimi franktı ve sembolü ₣ idi. Frank Fransa'da artık kullanılmıyor ama Gine gibi bazı eski Fransız kolonilerinde hâlâ kullanılmaktadır.

The event is still fresh in our memory. - Olay anımızda hâlâ tazedir.

yet

As far as I know, she has not yet married. - Bildiğim kadarıyla, o hâlâ bekâr.

This medicine is not sold yet in pharmacies. - Bu ilaç eczanelerde hâlâ satılmamaktadır.

paternal aunt
till now
stili
Still, yet
paternal aunt, father's sister, aunt, auntie, aunty
paternal aunt, father's sister
aunty
auntie

The girl answered: Yes, auntie, I'll eat them both. - Kız cevap verdi: Evet halacığım ikisini yiyeceğim.

still of
hala kızı
cousin
hala orada mısın
are you still there
hala oğlu
cousin
hala baki ve mevcut
extant
hala da öyle
(Bilgisayar) i still do
hala sipariş ettiğim kahvaltıyı bekliyorum
I'm still waiting for the breakfast I ordered
hala uyanık olmak
be still awake
hala uyumadım
i am still awake
hala yatmadım
i am still awake
halâ var olan
extant
hâlâ mı
Is it still going on?
hâlâ o masal
It's still the same old story
seni hala seviyorum
i still love you
teklifim hala geçerli
my offer is still on the table
büyük hala
grandaunt
evlenmemiş hala
spinster aunt
sana hala aşığım
i am still in love with you
sana hala kızgınım
i'm still angry at you
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) (C.: Hâlât) Babanın kız kardeşi, hala. Arapçada: Ananın kızkardeşi. Teyze
(Osmanlı Dönemi) (Harf-i cerrdir) İstisnaya delâlet eder
(Osmanlı Dönemi) (Hâlen) şimdi. Henüz. şimdiye kadar. Elân
Babanın kız kardeşi

Babanın kız kardeşine hala denir. - Babanın bacısına hala denir.

entere
bibi
eme
eci
çiçe
HALA'
(Osmanlı Dönemi) Pişmiş et
HALA'
(Osmanlı Dönemi) Koparmak
HALA'LA'
(Osmanlı Dönemi) Erkek sırtlan
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Ayak yolu, abdesthane
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Boş, hâli
HALÂ'
(Osmanlı Dönemi) Devenin çökmesi