I really, truly believe that.
- Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
Was he really boring?
- O hakikaten sıkıcı mıydı?
I really, truly believe that.
- Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
It's a truly difficult problem to resolve.
- Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
That's not quite big enough.
- Bu hakikaten yeterince büyük değil.