hafif hafif

listen to the pronunciation of hafif hafif
Turkish - English
gently, slowly
slowly
gently
small
hafif
light

It's good now; neither too heavy nor too light. - O şimdi iyi; ne çok ağır ne de çok hafif.

The burden is light on the shoulder. - Sorumluluk omuzda hafiftir.

iki tekerlekli hafif araba
buggy
hafif
mild

We have a mild winter this year. - Bu yıl hafif bir kış var.

I have a mild pain here. - Burada hafif bir ağrım var.

hafif
slight

She stood silently, her head tilted slightly to one side. - Başı bir tarafa doğru hafifçe eğik, sessizce ayakta durdu.

Several slight shocks followed the earthquake. - Depremi çok sayıda hafif şoklar izledi.

hafif
lightweight

This titanium bicycle made in Italy is incredibly lightweight. - İtalya'da yapılan bu titanyum bisiklet inanılmaz hafiftir.

This carbon fiber bicycle is incredibly lightweight. - Bu karbon fiber bisiklet inanılmaz hafiftir.

hafif hafif vurmak
dab
hafif hafif vurmak
dab at
hafif uyku
doze
hafif
bland
hafif
flimsy
hafif
subtle
hafif
insubstantial
hafif
favonian
hafif
delicate
hafif
wishywashy
hafif
flighty
hafif
lite
hafif
salinity
hafif
hooly
hafif
tap

Tom tapped Mary on the shoulder. - Tom Mary'nin omzuna hafifçe vurdu.

Someone tapped me on the shoulder. - Birisi omuzuma hafifçe vurdu.

hafif
feathery
hafif (ağrı)
dull
hafif (sesle)
(Muzik) piano
hafif (uyku)
unsound
hafif beton
(İnşaat) lightweight concrete
hafif beton
light concrete
hafif esinti
breeze
hafif eyer
pillion
hafif hasar
light damage
hafif ihmal
(Latin) culpa levis
hafif inilti
whimper
hafif kambur
stoop
hafif kayık
(Askeri) wherry
hafif koşu
jogging
hafif meltem
light breeze
hafif metro
light metro
hafif meşrep
wanton
hafif rüzgar
zephyr
hafif rüzgar
breath
hafif silah
(Askeri) small arms
hafif sis
(Askeri) smoke haze
hafif su
light-water
hafif tank
(Askeri) light tank
hafif tertip
lightly
hafif tertip
slightly
hafif top
(Askeri) light artillery
hafif tuzlu
(Askeri) brackish water
hafif uyku
slumber
hafif uyumak
slumber
hafif vuruş
touch
çok hafif (sesle)
(Muzik) pianissimo
hafif
subdued
hafif
weak

I like my coffee weak. - Kahvemi hafif severim.

I'd like my coffee weak. - Kahvemi hafif istiyorum.

hafif acı kırmızı biber
slightly hot red peppers
hafif nesne
light objects
hafif rüzgâr
air
hafif saç boyası
rinse
hafif sıklet
lightweight
hafif, küçük
lighter, smaller
yeyni, hafif
yeyni light
Hafif Atmosfer Dışı Atış
(Askeri) Light ExoAtmospheric Projectile
Hafif Hava İndirme Çok Amaçlı Sistemi (Helikopter)
(Askeri) Light Airborne Multipurpose System (helicopter)
Harrier (Hafif Taarruz Uçağı)
(Askeri) Harrier
bir tür hafif bira
lager beer
büfe içiminde verilen hafif yemek
buffet
camdan hafif dayanıklı şeffaf plastik
perspex
deniz hafif/taarruz helikopter filosu
(Askeri) Marine light/attack helicopter squadron
doğumda kullanılan hafif anestezi
twilight sleep
eli hafif
light-handed
gece açık bırakılan hafif ışık
night light
hafif
distant
hafif
light, relaxed, at ease, free from trouble
hafif
light, easy, mild
hafif
frivolous
hafif
(tartışma) unsound
hafif
airy
hafif
light, mild, not heavy or strong
hafif
light (music)
hafif
digestible
hafif
light, mild (food); light (meal, drink)
hafif
piano
hafif
slight, small, little (sound, voice, noise)
hafif
soft

The candle's flame is flickering in the soft breeze. - Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.

Tom whispered softly to Mary. - Tom Mary'ye hafifçe fısıldadı.

hafif
dulcet
hafif
light, slight, mild, not intense
hafif
loose
hafif
easy of digestion
hafif
light, frivolous, flighty
hafif
slang penniless, broke
hafif
(yemek) blancmange
hafif
unsubstantial
hafif
feeble
hafif
frail
hafif
feint
hafif
light, mild (punishment, penalty, sentence, etc.)
hafif
light (in weight)
hafif
tenuous
hafif
light, thin, slight
hafif
lenient
hafif
light, gentle, mild
hafif
cushy
hafif
(çay vs.) wishy-washy
hafif
lightly, slightly, mildly
hafif
light " yeğni; easy" " kolay; weak, dilute; slight, gentle, mild; (yiyecek, içecek, vb.) mild; (ağrı) dull; unimportant, insignificant; flighty" hoppa
hafif
lightly

Tom knocked lightly on Mary's door. - Tom Mary'nin kapısını hafifçe çaldı.

Tom doesn't give advice lightly. - Tom hafifçe tavsiye vermez.

hafif
light, slight, slightly evident
hafif
light (sleep)
hafif
small
hafif
slight, gradual (incline, slope, etc.)
hafif adımlarla yürüme
tripping
hafif adımlarla yürüyen
tripping
hafif agregat
lightweight aggregate
hafif ahmak
ninnyish
hafif akşam yemeği
supper
hafif alaşım
light alloy
hafif amfibi konteyner elleçleyici
(Askeri) lightweight amphibious container handler
hafif araba
trap
hafif ateşte pişirmek
coddle
hafif atlatmak
to escape (something) lightly
hafif avanak
ninnyish
hafif bir pasta
gem
hafif bira
near beer
hafif bira
light beer

Do you have any light beer? - Hiç hafif biran var mı?

hafif bira
small beer
hafif budala
ninnyish
hafif ceza vermek
let off
hafif dans
tripping
hafif darbe
fillip
hafif demiryolu
light railway
hafif deri
light leather
hafif dijital faksimile
(Askeri) lightweight digital facsimile
hafif dokunuş
brush
hafif endüstri
light industry
hafif etkilemek
tinge
hafif etkilemek
tincture
hafif eyer
(kadınlar için) pillion
hafif eğim
gentle slope
hafif felç
paresis
hafif gaflet
slight negligence
hafif gem
snaffle
hafif gem
snaffle bit
hafif gem vurmak
snaffle
hafif gezinti arabası
calash
hafif gezinti arabası
chaise
hafif girişim filitresi
(Askeri) light interference filter
hafif giyinmek
to dress lightly
hafif hapis cezası law imprisonment
in a minimum-security prison
hafif harç
(İnşaat) light weight mortar
hafif hava indirme kurtarma sistemi
(Askeri) lightweight airborne recovery system
hafif helikopter
(Askeri) light helicopter
hafif istek
velleity
hafif içki
chaser
hafif içki ile ferahlama
refection
hafif
light duty
hafif kadın
light o'love
hafif kalenderleme
light calendering
hafif kayık
skiff
hafif kil
light clay
hafif koku
whiffet
hafif koku
waft
hafif kompres
dab
hafif kum
(İnşaat) lightweight sand
hafif kusur
(Kanun) slight negligence
hafif kâğıt torbası
carrierbag
hafif kıyı gemisi
(Askeri) lighter aboard ship
hafif maden
light metal
hafif maden
(Otomotiv) light metal alloy
hafif makineli tüfek
submachine gun
hafif makineli tüfek
light machine gun
hafif metal
light metal
hafif meşreplik
wantonness
hafif mi
Is it light
hafif mitralyöz
Sten gun
hafif mizaçlı
flighty
hafif müzik
light music
hafif nefes
whiffet
hafif nezle
the sniffles
hafif olarak
weightlessly
hafif palto
topcoat
hafif para cezası
nominal fine
hafif para cezası law
a light fine
hafif parfüm
eau de Cologne
hafif parıldama
glimmering
hafif rahatsızlık
flea bite
hafif rampa
slight gradient
hafif renk
tinge, tint
hafif renk
tint
hafif renk
tinge
hafif renkli
light colored
hafif roman
novelette
hafif rüzgâr
breeze

The candle's flame is flickering in the soft breeze. - Mumun alevi hafif rüzgarda titriyor.

hafif rüzgâr
flurry
hafif rüzgâr
slight breeze
hafif rüzgâr
cats paw
hafif sabah yemeği
elevenses
hafif sallantı
jiggle
hafif sanayi
light industry
hafif sandal
canoe
hafif sesle
piano
hafif sigara
light cigarette
hafif silahlar
small arms
hafif silahlar dolabı
(Askeri) small arms locker
hafif sis
haze
hafif suç
lesser offense
hafif suç
peccadillo
hafif suç
summary offence
hafif suç
minor offense
hafif suç
misdemeanour
hafif süvari eri
hussar
hafif sıva
(İnşaat) lightweight plaster
hafif tad
smack
hafif tahıl
(Tarım) light grain
hafif tertip
1. small-scale. 2. a little, slightly
hafif teçhizat ulaştırma
(Askeri) light equipment transport
hafif tişört
golf shirt
hafif toprak
light soil
Turkish - Turkish
Yavaş yavaş, ağır ağır
hafif sıklet
(Spor) Güreşte 68, boks ve halterde 67,5 kilogram olarak belirlenmiş ağırlık, horoz ağırlık, horoz sıklet
HAFÎF
(Osmanlı Dönemi) Kuş uçarken, at koşarken veya rüzgâr eserken meydana gelen hışırtı, hışlama
HAFİF
(Osmanlı Dönemi) Ağır olmayan. Hafif. Yeğni
eli hafif
Acıtmadan, tedirgin etmeden iş gören
hafif
Çabuk uyanılan
hafif
Önemli olmayan
hafif
Ağır başlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa
hafif
Etkisi az olan. Önemli olmayan. Çabuk uyanılan (uyku). Çok dik olmayan (sırt, yokuş): "Hafif bir meyilden indik."- H. R. Gürpınar
hafif
Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
hafif
Gücü az olan, belli belirsiz: "Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı."- R. N. Güntekin
hafif
Aruz vezninde bir birim
hafif
Güç veya yorucu olmayan, kolay
hafif
Kalınlığı veya yoğunluğu az olan: "Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi."- M. Ş. Esendal
hafif
Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek): "Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi."- S. F. Abasıyanık
hafif
Gücü az olan, belli belirsiz
hafif
Zorlu olmayan
hafif
Çok dik olmayan (sırt, yokuş)
hafif
Kalınlığı veya yoğunluğu az olan
hafif
Etkisi az olan
hafif
Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa
hafif
Miktarı az, sindirimi kolay
hafif
Sıkıntısız, ferah, rahat
hafif hapis cezası
Ayrı hücreye kapatılmaksızın çektirilen hapis cezası
hafif sanayi
Çeşitli tüketim malları üreten sanayi
hafif sıklet
Güreşte 68 kg, boks ve halterde 67,5 kg olarak belirlenmiş ağırlık
hafif tertip
Şöyle böyle, biraz, aşırılığa kaçmadan
hafif uyku
Derin olmayan, kolayca uyanılabilen uyku
hafif yollu
Davranışları ile içinde bulunduğu toplumun ahlâk anlayışına ters düşen (kadın), hafifmeşrep
hafif yollu
Üstü kapalı, kısa bir açıklamayla
uykusu hafif
Küçük bir sesten hemen uyanan
English - Turkish

Definition of hafif hafif in English Turkish dictionary

hafif
(Meteoroloji) kar sağanağı
hafif raylı sistem
light rail (transit) system
hafif hafif
Favorites