Turkish - English
Definition of hacizli in Turkish English dictionary
- sequestered, distrained
- sequestered, sequestrated
- (Kanun) seized
- hacizli malı saklayan kimse
- garnishee
- haciz
- foreclosure
- haciz
- {i} confiscation
- haciz
- (Ticaret) sequester
- haciz
- (Kanun) impoundment
- haciz
- impressment
- haciz
- attachment and garnishment
- haciz
- (Ticaret) distrain
- haciz
- (Politika, Siyaset) cautionary attachment
- haciz
- impoundage
- haciz
- {i} distraint
- haciz
- garnishment
- haciz
- vesting
- haciz
- sequestration, seizure, attachment
- haciz
- attachment
- haciz
- sequestration
- haciz
- seizure
- haciz
- (Hukuk) seizure, attachment
- haciz
- levy
- haciz
- distress
- haciz
- garnish
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of hacizli in Turkish Turkish dictionary
- Haczedilmiş, mahcuz
- mahcuz
- HACİZ
- (Osmanlı Dönemi) Vücudun içindeki bazı uzuvları ayıran karın zarı gibi zarların adı
- HACİZ
- (Osmanlı Dönemi) Tıb: Bâdemin içindeki bazı oyukları ayıran bölme zarlarına denir. Bak: Hicab
- HACİZ
- (Osmanlı Dönemi) Ayıran. Bölen
- HACİZ
- (Osmanlı Dönemi) Haczeden. Borcunu ödeyemeyenin diğer mallarına el koyan
- haciz
- Bir alacağın ödenmesi için borçlunun parasına, aylığına veya malına icra dairesince el konulması: "Türkân'ın kocası oturdukları evin eşyalarını hacizden zor kurtarmıştı."- A. İlhan
- haciz
- Bir alacağın ödenmesi için borçlunun parasına, aylığına veya malına icra dairesince el konulması