Mary was unaware of her own beauty.
- Mary kendi güzelliğinden habersizdi.
He was unaware of the enormity of the offense.
- Suçun iğrençliğinden habersizdi.
They are ignorant of the rules.
- Onlar kurallardan habersiz.
Many economists are ignorant of that fact.
- Çok sayıda ekonomist, o gerçekten habersiz.
Mary was annoyed when Tom turned up unannounced, because it wasn't a convenient time for her.
- Tom habersiz döndüğünde Mary rahatsız oldu, çünkü onun için uygun bir zaman değildi.
He seemed unconscious of my presence.
- O benim varlığımdan habersiz görünüyordu.
Sami was completely unaware of the insatiable greed driving Layla.
- Sami, Leyla'yı yönlendiren tatmin edilemez hırstan tamamen habersizdi.
Mary was unaware of her own beauty.
- Mary kendi güzelliğinden habersizdi.
I have had no news from him yet.
- Ondan henüz haberim yok.
Everybody knows the news.
- Herkes haberi biliyor.
Electronic news media is our primary source of information.
- Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
I have some information for Tom.
- Tom için biraz haberim var.
I received a message from the past today.
- Bugün geçmişten bir haber aldım.
Oops, I posted the message to the wrong newsgroup.
- Hoop, mesajı yanlış haber grubuna gönderdim.
He didn't give any intimation about that.
- O bu konuda herhangi bir haber vermedi.
She didn't notice me.
- O bana haber vermedi.
Tom left with no notice.
- Tom haber vermeden ayrıldı.
Boil the news down to a hundred words.
- Haberi yüz kelimeye kadar kısalt.
We received word of her death.
- Onun ölüm haberini aldık.
The communication of news by TV and radio is very common now.
- TV ve radyo ile haber iletişimi artık çok yaygın.
English is a means of communication.
- İngilizce bir haberleşme aracıdır.
I didn't inform them.
- Onlara haber vermedim.
I have some information for Tom.
- Tom için biraz haberim var.
Newspapers did not report that news.
- Gazeteler bu haberi vermedi.
Does Tom know about this report?
- Tom'un bu rapordan haberi var mı?
Mary made a cake without her mother's knowledge.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.
Mary made a cake without her mother's knowledge.
- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.