We're sorry that the pace of construction is not sufficient to address the great demand for apartments.
- Biz inşaat hızının büyük daireler talebini karşılamaya yeterli olmadığı için üzgünüz.
Tom does things at his own pace.
- Tom işleri kendi hızınızda yapar.
Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
- Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.
The velocity of light is about 186,000 miles per second.
- Işık hızı saniyede yaklaşık 186.000 mildir.
In towns, speed is limited to 50 km/h.
- Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.
Ken was fined 7,000 yen for speeding.
- Ken hızdan dolayı 7.000 yen para cezasına çarptırıldı.
Tom needs a change of pace.
- Tom'un hız değişikliğine ihtiyacı var.
Please don't walk so fast. I can't keep pace with you.
- Lütfen çok hızlı yürüme. Sana ayak uyduramıyorum.
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year.
- Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.
I can type at a very fast rate.
- Çok yüksek bir hızda daktilo ile yazabilirim.
The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
- Uygulama, vücut kütle indeks oranını hızlı bir şekilde hesaplamanı sağlıyor.
In the future, humans will use spaceships to travel around the galaxy at speeds faster than light.
- Gelecekte, insanlar ışıktan daha hızlı hızlarda galaksi etrafında seyahat etmek için uzay gemileri kullanacaktır.
The airplane is capable of supersonic speeds.
- Uçak sesten hızlı hızlara ulaşabilir.
The battle quickly became fierce and bloody.
- Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
The mistake hastened his retirement.
- Hata onun emekliliğini hızlandırdı.
Mary hastened back to her room.
- Mary hızla odasına geri döndü.