Turkish - English
Definition of hıyânet in Turkish English dictionary
- treason
- treachery, perfidy
- betrayal, infidelity
- treachery, perfidy; treason
- infidelity
- treachery
- (Konuşma Dili) faithless, disloyal
- betrayal
- faith
- disloyal
- treaon
- hıyanet etmek
- betray
- hıyanet-i vataniye kanunu
- (Tarih) High treason law
- hıyanet etmek
- 1. to betray. 2. to be unfaithful to
- emanete hıyanet
- breach of trust
- emanete hıyanet
- misappropriation
- emanete hıyanet etmek
- misappropriate
- emanete hıyanet olmaz
- (Atasözü) One must always take special care of something entrusted to him
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of hıyânet in Turkish Turkish dictionary
- Güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık
- Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma, hainlik, ihanet: "Emanete hıyanet olmaz."- Atasözü
- Güveni kötüye kullanma, aldatma, vefasızlık: "Hıyanetini görmediğin bir kadın hakkında fena tabirler kullanmaya hakkın yok."- P. Safa
- Cimri
- Vefasız
- Kutsal sayılan şeylere el uzatma, kötülük etme veya karşı davranma, hainlik, ihanet
- (Osmanlı Dönemi) hâinlik; emâneti yanlış ve kötü olarak kullanma
- hıyanetlik
- HIYANET
- (Osmanlı Dönemi) Hâinlik. Vefasızlık. İtimadı kötüye kullanmak. Sözünde durmayıp oyun etmek