O, büyük olasılıkla başaracak.
- He's the most likely to succeed.
Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu.
- Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race.
Tom Mary'nin büyük bir olasılıkla ne yapacağını biliyordu.
- Tom knew what Mary would most likely do.
Tom büyük bir olasılıkla geç kalacak.
- Tom is very likely to be late.
O, büyük ihtimalle gelecek.
- Most probably, he'll come.
O, büyük ihtimalle gelecek.
- Most probably, she'll come.
Ed is the odds-on choice for class president, because he has good sense and good humor.
Hangi takım büyük ihtimalle şampiyonluğu kazanacak?
- Which team is the most likely to win the championship?
Ben büyük ihtimalle kazanacağım.
- I'll most likely win.
Sen büyük ihtimalle haklısın.
- You are very likely right.
Tom büyük ihtimalle gelmeyecek.
- Tom isn't very likely to come.
Büyük olasılıkla o geç kalacak.
- It's very likely that he'll be late.
Taro büyük olasılıkla üniversite giriş sınavını geçecek.
- Taro is very likely to pass the university entrance examination.
If Tom hadn't tried to cheat - and had this attempt not backfired - he most probably would've won.
- Hätte Tom nicht versucht zu betrügen – und wäre dieser Betrugsversuch somit nicht nach hinten losgegangen –, hätte er höchstwahrscheinlich gewonnen.