O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti.
- He confessed in court that he was in touch with racist groups.
Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular.
- They formed themselves in groups of five.
Onlar beşer kişilik gruplar oluşturdular.
- They formed themselves in groups of five.
O, birçok gruplara konuşmalar yaptı.
- He made speeches to many groups.
Grup bombalama sorumluluğunu üstlendi.
- The group claimed responsibility for the bombings.
Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
- I don't want to identify myself with that group.
Çalışma grubundaki iyi takım ruhu olumlu olarak değerlendirilir.
- The good team spirit in the work group is valued positively.
Mary'nin elbiseleri tipine ve rengine göre gruplandırılmış.
- Mary's clothes are grouped by type and color.
İtalyanca fiiller üç çekim halinde gruplandırılır.
- Italian verbs are grouped into three conjugations.
Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.
- We came together to form a group.
Sınıf dört gruba ayrıldı.
- The class was divided into four groups.
Ekip küçük gruplara ayrıldı.
- The team was divided into smaller groups.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Emperyalizm, güçlü zümrelerin başka topluluklara hükmederek imtiyazlarını koruyup genişletmeye çalıştığı ideoloji ve pratiktir.
- Imperialism is an ideology and practice of powerful groups trying to secure or expand their privileges via dominating other groups.
O, ırkçı gruplarla temas halinde olduğunu mahkemede itiraf etti.
- He confessed in court that he was in touch with racist groups.
Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
- I don't want to identify myself with that group.
... I went to a number of women's groups and said, “Can you help us find folks,†and ...
... It's all sorts of civil society groups, and it's huge ...