Torpidoları fırlatmak için hazırlanın.
- Prepare to launch torpedoes.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Büyük bir saldırı başlatmaya karar verdiler.
- They decided to launch a major attack.
Onlar bir dizi büyük ekonomik programlar başlattı.
- They launched a series of major economic programs.
Uydu fırlatma canlı olarak yayınlandı.
- The satellite launch was broadcast live.
Roket, fırlatma rampası üzerinde patladı.
- The rocket exploded on the launch pad.
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
- Better to extend an olive branch than launch a missile.
Onlar bir roket fırlattı.
- They launched a rocket.