English - Turkish
Definition of grievously; deeply; sorrowfully; miserably in English Turkish dictionary
- sadly
- hüzünle
O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.
-Smiling sadly, she began to talk.
Tom hüzünle pencereden dışarıya baktı.
-Tom stared sadly out the window.
- sadly
- üzüntüyle
- sadly
- ne yazık ki
Ne yazık ki birçok Japon öldü.
-Sadly, many Japanese people died.
Ne yazık ki yanılmıştır.
-He is sadly mistaken.
- sadly
- maalesef/üzüntüyle
- sadly
- acı bir şekilde
Yaşlı adam acı bir şekilde gülmeye başladı.
-The old man started to laugh sadly.
- sadly
- çok
Ne yazık ki, ben çok iyi bir dansçı değilim.
-Sadly, I'm not a very good dancer.
- sadly
- son derece
- sadly
- üzüntülü bir şekilde
Yaşlı adam üzüntülü bir şekilde güldü.
-The old man laughed sadly.
Related Terms
English - English
Definition of grievously; deeply; sorrowfully; miserably in English English dictionary
- sadly
grievously; deeply; sorrowfully; miserably
Hyphenation
grievously; deeply; sorrowfully; mis·e·ra·blyPronunciation
Resimler
Favorites