Ben gülme arzumu bastıramadım.
- I could not subdue the desire to laugh.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalışın.
- Desire is a source of discontent. Try to control it.
Onun zengin olmak için bir tutkusu var.
- She has a desire to be wealthy.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.