Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee much more than tea.
Çok fazla yersen şişmanlarsın.
- If you eat too much you will become fat.
Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
- How come you know so much about Japanese history?
Biz ondan çok şey bekliyoruz.
- We expect much of him.
Tom ve Mary'nin pek çok ortak şeyleri yoktur.
- Tom and Mary don't have much in common.
Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
- It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
Bu sandalyeyi onartmak aşağı yukarı ne tutar?
- About how much would it cost to have this chair repaired?
Buradan Belediye binasına yürümek aşağı yukarı ne kadar zaman alır?
- How much time, more or less, does it take to walk from here to the town hall?
Mac, benim arkadaşım. O, köpekleri çok sever.
- Mac is my friend. He likes dogs very much.
Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
- A dog's sense of smell is much keener than a human's.
Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı.
- The patient is much the same as yesterday.
Bütün bilmen gereken hemen hemen bu.
- That's pretty much all you need to know.