Para için o kadar çok kaygılanma.
- Don't worry about money so much.
O kadar fazla ödemeye param yetmez.
- I cannot afford to pay so much.
Tom'un zebralarla ilgili çok şey bildiğine dair bir fikrim yoktu.
- I had no idea that Tom knew so much about zebras.
Para için o kadar çok kaygılanma.
- Don't worry about money so much.
Nasıl oluyor da Japon tarihi hakkında o kadar çok şey biliyorsun?
- How come you know so much about Japanese history?
O kadar çok televizyon izlemeseydi, çalışmak için daha fazla zamanı olurdu.
- If he did not watch so much television, he would have more time for study.
Keşke bu kadar çok sigara içmesen.
- I wish you wouldn't smoke so much.
Kuniko hayatında daha önce hiç bu kadar çok içmedi.
- Kuniko has never drunk so much before in her life.
There has been so much snow, I can't open the door.