Tavsiyen ve nezaketin için içten minnettarım.
- I deeply appreciate your advice and kindness.
Ben onu herhangi başka adamdan daha içten seviyorum.
- I love him more deeply than any other man.
Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
- His speech deeply affected the audience.
Tom Mary'ye derinden âşık.
- Tom is deeply in love with Mary.
Tom, Mary'nin gözlerine derin derin baktı.
- Tom looked deeply into Mary's eyes.
Bob o konuyu derin derin düşündü.
- Bob thought deeply about that matter.
Tom bu haberden çok rahatsız oldu.
- Tom was deeply disturbed by this news.
Tom yaptıklarını yaptığına çok pişman oldu.
- Tom deeply regretted doing what he had done.
Tom son derece borçlu olduğunu kimsenin bilmesini istemiyordu.
- Tom didn't want anyone to know that he was deeply in debt.
O, bu kayba son derece üzüldü.
- He deeply regretted this loss.