grannum

listen to the pronunciation of grannum
English - Turkish

Definition of grannum in English Turkish dictionary

grandmother
{i} babaanne

Tom'un büyük büyük büyük babaannesi İskoçya'da yaşadı. - Tom's great-great-great grandmother lived in Scotland.

Benim babaannem çay törenlerini seviyor. - My paternal grandmother enjoys tea ceremonies.

grandmother
{i} anneanne

Anneannem yavaşça konuşuyor. - My grandmother speaks slowly.

Haftada iki kez anneannemi ziyaret ederim. - I visit my grandmother twice a week.

grandmother
büyük anne

O, genç olduğu için, hasta büyük annesine özveriyle hizmet etti. - Young as she was, she devotedly attended on her sick grandmother.

Büyük annem giysiler örmeyi seviyor. - My grandmother likes to weave things.

grandmother
{i} büyükanne

Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor. - My grandmother goes for a walk in the evening.

Büyükannem bir motosiklet sürebilir, ve dahası bir bisikleti de. - My grandmother can ride a motorcycle, and what's more, a bicycle.

grandmother
{i} nine

Şu küçük ev, küçük bir kızken ninemin yaşadığı, papatyalarla kaplı ve etrafında elma ağaçları olan bir tepede bulunan küçük eve çok benziyor. - That little house looks just like the little house my grandmother lived in when she was a little girl, on a hill covered with daisies and apple trees growing around.

Büyükannenin ilk adını hatırlıyor musun? - Hayır, ona her zaman sadece nine derdim. - Do you remember the first name of your grandmother? - No, I just always called her granny.

English - English
{n} grandmother