Kör bir tavuk bile bir mısır tanesini bulabilir.
- Even a blind chicken can find a grain of corn.
Bir pirinç tanesini bile harcamamamız gerekir.
- We shouldn't waste even one grain of rice.
ABD'den tahıl ithal ederiz.
- We import grain from the United States.
Onlar birçok ülkeye tahıl ihracatı yapıyorlar.
- They export grain to many countries.
Onun hikayesinde bir zerre gerçek yok.
- There is not a grain of truth in his story.
Of this constraints, the base class constaint and the interface constraint are probably the most often used, with the remaining adding fine-grained control.
Çiftçiler, tahıl tohumlarını ilkbaharda ekerler.
- Farmers sow grain seeds in spring.
Tahtayı damar yönünde kesmek daha kolaydır.
- It's easier to cut wood with the grain.
We stored a thousand tons of grain for the winter.
a grain of salt.