Dedikoduya çok düşkündür.
- She is very fond of gossip.
Dedikoduyla meşgul olacak zamanım yok.
- I have no time to engage in gossip.
Dünya dedikoducular ve yalancılarla dolu.
- The world is full of gossipers and liars.
O bir müzmin dedikoducu.
- She is a confirmed gossip.
Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.
- The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.
Tom, dedikodu yapacak biri değil.
- Tom isn't one to gossip.
Dedikodu yapan biri değilim.
- I'm not one to gossip.
İnsanlar dedikodu yapmaktan hoşlanır.
- People like gossiping.
The hottest goss in celeb-land today is that Angelina Jolie is jealous of her fella's relationship with his ex-wife.